DAVET |
KONAKLAMA |
LİNKLER |
İLETİŞİM |
Sultan Abdülaziz Osmanlı padişahlarının otuz ikincisi ve İslâm halifelerinin doksan yedincisi olarak Sultan Abdülmecid’in 25 Haziran 1861’de vefatı üzerine 25 Haziran 1861 tarihinde 32 yaşında Osmanlı tahtına oturmuştur. Sultan Abdülaziz saltanatının ilk günlerinde çıkardığı ilk Hattı Hümayun’ da adaletin tüm tebaaya eşit dağıtılacağını belirterek Sultan Abdülmecit’in gerçekleştirdiği ıslahatların devam ettireceğini duyurmuş ve bu doğrultuda eski hükümete dokunmamıştır. Sultan Abdülaziz’ in saltanatının ilk yıllarında iç ve diş siyasette bazı müşkül durumlarla karşılaşılmıştır. İçte Osmanlı maliyesinde eski tarihlerden beri süre gelen aksaklıklar ve mali yetersizlikler; dışta da Hersek, Karadağ, Eflak- Boğdan isyanları ve Sırpların bağımsızlık emelleri ve bu doğrultuda giriştikleri faaliyetler bulunmaktaydı. Sultan Abdülaziz dönemi öncesi başlayan ve sultan Abdülaziz döneminde de devam eden Bulgar isyanları söz konusudur. Yine 1866 da baş gösteren Girit isyanı da dönemin önemli olaylarındandır. Bu isyan hareketleri Avrupalı devletler ve Rusya tarafında da desteklenmek suretiyle Osmanlının iç işlerine karışılmaktaydı. Özellikle Hristiyan halkların haklarını korumak bahanesiyle bu devletler Osmanlının iç işlerine karışmaktaydı. Sultan Abdülaziz döneminde bir diğer önemli olayı da ordu ve özelliklede donanmada gerçekleştirilen yeniliklerdir. Ordunun yeni usul ve kurallara göre güçlendirilmesi ve teçhiz edilmesinde yabancı uzmanlardan faydalanılmış özellikle teçhizat anlamında Amerika ile yakın ilişkiler kurulmuştur. Sultan Abdülaziz haleflerinin aksine ilk kez Fransa imparatoru Üçüncü Napolyon’un daveti üzerine Avrupa’ya seyahat etmiştir. Avrupa basketlerinin (Viyana, Paris, Londra) yanında Mısırın fethinden itibaren Mısırı ziyaret eden ilk Osmanlı sultanı da Sultan Abdülaziz’dir. Osmanlının yüzyıllar boyunca Avrupa’ya yüksek rütbeli bir elçi bile göndermezken, bizzat sultanın Avrupa’ya seyahati oldukça ses getirmiştir. Sultan Abdülaziz döneminin önemli olaylarından bir diğeri de “Yeni Osmanlıların“ padişah ve hükümete karşı giriştikleri faaliyetlerdir. Bu faaliyetler ilk zamanlar başarılı olmamışsa da Ali Paşa’nın vefatı üzerine tekrar yoğunlaşmış ve neticede orduyu da yanlarına alan “Yeni Osmanlılar” Sultan Abdülaziz’in tahtan indirilmesine neden olmuşlardır. Dolmabahçe sarayından alınarak Feriye Sarayına nakledilen sabık padişah naklinden iki gün sonra 5 Haziran 1876 da burada vefat etmiştir. Sultan Abdülaziz’in tahtan indirilmesinden sonra uğradığı muameleler ve bilekleri kesik bir şekilde öldüğünden, ölümünün intihar olup olmadığı tartışmaları halen açıklığa kavuşturulabilmiş değildir. Sultan Abdülaziz sanıldığının aksine gelişen olaylara karşı bigâne kalmamış eskiyen kurumların ıslahına çalışmış, askeri, eğitim ve yönetim alanlarında önemli reformlar gerçekleştirmiştir.
Sempozyum ile amaçlanan Sultan Abdülaziz ve dönemi ile ilgili özgün ve alanına değer katacak kolektif bir çalışma meydana getirebilmektir. Bakıldığında görülecektir ki Sultan Abdülmecit ve II. Abdülhamit üzerine literatürde geniş çalışmalara ulaşılabilmektedir. Sultan Abdülaziz döneminin şüphesiz geri planda kalmasının sebeplerinden en baskını Tanzimat dönemi ile birinci meşrutiyet dönemi arasında kalmasıdır. Gerek Tanzimat ve gerekse Meşrutiyet üzerine birçok çalışmalar yapılmış, etkileri uzun uzadıya tartışılmıştır. Sultan Abdülaziz dönemi özü itibariyle değişik ve özgün bir dönemi ifade etmektedir. Tanzimat’ ın hemen sonrasında olan bu dönem Meşrutiyeti ise öncelemektedir. Tanzimat’ ın etkilerini görebilmek ve Meşrutiyetin oluşumunu, düşüncelerin şekil alışını kavrayabilmek adına dönem daha derinlemesine incelenmeye muhtaçtır.
Sözü edilen gerekliliğe bağlı olarak yapılması düşünülen sempozyumda gerek yurt içi ve gerek yurt dışında döneme hâkim, konusunda uzman kişilerden katkı vermesi beklenecektir. Bu suretle tahta çıkışı, hükümdarlığı ve tahttan inişi kaosun başlangıcı olarak adlandırılabilecek olan Sultanın dönemi Türk tarihçiliğine yakışır bir şekilde aydınlatılmaya çalışılacak ve dönemi siyasi kaos içerisinde kalan Sultan’ ın üzerindeki kaos bir nebze de olsun aralanmaya çalışılacaktır. Bu kaosu bir nebze anlamak ve anlamlandırmak, her ne kadar Sultan Abdülaziz için pek Avrupai bir tarzı olmadığı zikredilirse de, Sultan Selim döneminden beri başladığını bildiğimiz ve cumhuriyete kadar devam eden Osmanlı modernleşme girişimlerini daha iyi anlamlandırmada şüphesiz tarih ve tarihçiye katkı sunacaktır.
|
|
|