DAVET |
KONAKLAMA |
LİNKLER |
İLETİŞİM |
Son on beş yılda, küresel ölçekte yaşanan bir dizi olay konut alanında varlığını koruyan paradigmaların gözden geçirilmesini zorunlu kılmıştır. Konutu ekonomik bir meta- yatırım ve servet aracı- olarak gören yaklaşım, konut sektöründe finans piyasalarının artan hâkimiyeti ile konutun finansallaşması sonucunu doğurmuş ancak yaşanan ekonomik krizler, özellikle de 2008 Küresel Mali Krizi, bu yaklaşımın toplum ve ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini net bir şekilde ortaya koymuştur. Kriz sonrası dönemde dünyanın pek çok ülkesinde derinleşen konut sorunu ‘konuta ekonomik erişebilirlik krizi’ olarak tarif edilmeye başlanmıştır. Bu kriz karşısında, konutun daha ziyade sosyal bir mal olduğunu vurgulayan, konutu bir insan hakkı olarak gören yaklaşım güncel tartışmalarda ağırlığını yeniden hissettirmeye başlamıştır. Bugün içinde bulunduğumuz küresel salgın koşulları ile birlikte tüm hayatın yaşanan konutun sınırları içine sığması gerekliliği, konutun en temel işlevi olan barınma işlevini ve bu işlevin yeterli ve karşılanabilir olmasını savunan yaklaşımı tekrar gündeme getirmiştir. Her paradigma kendine özgü, birbiriyle ilişkili birtakım kavramları, konuları ve ilkeleri öne çıkararak konut politikalarını ve karar verme süreçlerini değiştirir. Bu doğrultuda, içinde bulunduğumuz dönemde politik tartışmalarda ve uluslararası strateji belgelerinde temel vurgunun ‘herkesin yeterli ve karşılanabilir konuta erişimi ve sürdürülebilir konut çevrelerinin sağlanması’ üzerinde olduğu görülmektedir.
Konutu dünyanın her yerindeki insanlar için yaşamın merkezi haline getiren küresel salgın koşulları nedeniyle konut piyasalarında yeni birtakım eğilimler ile sorun alanları ortaya çıkmaya başlamıştır. Temel eğilimler, merkezi ve görece daha yoğun alanlardan konut ve insan yoğunluğunun daha az olduğu çepere doğru hareketlilik, çok katlı apartman yapıları yerine müstakil konutlara artan talep, yazlık-mevsimlik olarak kullanılan ikinci konutların ana konut olarak kullanılmaya başlanması, mevcut konutun sunduğu hizmetlerin iyileştirilmesi amacıyla konut içi yatırımların artması şeklinde sıralanabilir. Bu eğilimlerin yanı sıra, evde geçirilen zamanın artması sebebiyle artan konut harcamaları, işsizlik ve gelir kaybının yol açtığı kira ve konut harcamalarının ödenmesindeki problemler, konut üretimindeki yavaşlama ile konut seçeneklerinin daralması sonucunda artan konut ve kira değerleri ise temel sorun alanlarından öne çıkanlar olmuştur. Tüm bunların sonucunda bir yanda gelir kaybı yaşarken konut harcamaları artan hanehalkları ile diğer yanda daha iyi ekonomik koşulları sayesinde az yoğun, daha çok yeşil ve açık alana sahip ve daha güvenli konut çevrelerine erişme imkânı bulan hanehalkları arasındaki sosyal ve mekânsal uçurumun da açıldığı gözlenmektedir. Konut yakın çevresinde, sağlıklı bir yaşam için herkesin erişebileceği açık ve yeşil alanlar ile kamusal mekânlara duyulan ihtiyaç artmaktadır. Buradan hareketle 7. Kent Araştırmaları Kongresi “Sürdürülebilir, Yaşanabilir, Erişilebilir Konut ve Çevreleri” başlığı altında dünyada ve Türkiye’de konut bağlamında aşağıdaki konuları tartışmaya açmayı amaçlamaktadır:
Herkes için Konut
Sürdürülebilir Yapılı Çevre ve Konut
Konut ve Konut Çevrelerinde Yaşam Kalitesi
Konut Üretimi
Konut ve Ekonomi
Konut Politikaları
Konut Alanları Planlaması ve Tasarımı
Konut, Güvenlik ve Sağlık
Yeni Normalde Konut Çevreleri ve Konut
Kent, Mahalle ve Konut
Mimarlık Mirası Konutlar ve Konut Alanları
Kültürel miras olarak tarihi, geleneksel ve modern dönem konut ve konut çevreleri
Kullanıcı Odaklı Konut ve Çevre Tasarımı
Konut, Konut Çevresi ve İleri Teknoloji
|
|
|